6 Temmuz 2009 Pazartesi

Tiksinilesi Eylem: ALIŞ-VERİŞ

Bu yazıma hala comic sans olmamasının üzüntüsü ve kahrıyla başlıyorum...Konu da ayrı bir alem...Sayın Dina Efendi alışveriş konusunu seçtiler...Alışverişin her aşamasından nefret eden biri olarak ne eğlenceli...(Peh)

Belirttiğim gibi alışverişin her aşamasından nefret ederim...Mağaza mağaza dolaşmak, giysi denemek, ayakkabı için sorun yapmak, daha kötüsü bunlardan hoşlanan bir grup kadınla aynı mekanda olmaktan hiç hoşlanmıyorum...Yıllardır klasik giyindiğim için benim için alışveriş, mağazaya süratle girmek, istediğin şeyi acilen bulmak, kasaya koşarak gitmek, seri bir şekilde ödemeyi yapmak ve kaçarcasına uzaklaşmaktır..Heyhat, gel gör ki, canım evladım, minik prensesim Sayın Dina Efendi çılgın bir alışveriş düşkünü oldu...Rivayet odur ki, doğduğu hastahanede doğumundan 20 dakika sonra, ayakkabılarını beğendiği bir hemşireyi ayakkabılarını satması için ikna etmeye çalıştığı görülmüştür...Bu biraz abartı da olsa, kendileri istediği şeyi bulabilmek uğruna 50 mağaza, 25 alışveriş merkezi, 10 mall gezer ve bana mısın? demez...İşin acıklı olan tarafı ise bunu benimle yapmak ister hep...Bu nedenle ister istemez Ankara'da ne nerede satılır, kaça alınır hepsini öğrenmiş bulunuyorum...

Tabi kadınların geneli bana benzemiyor aslında pek...Sırf alışveriş yapabilmek için doğmuş olabilecek insanlar tanıyorum...Mesela birisi Şenay Abla'dır...İlerlemiş yaşına rağmen çılgınca alışveriş yapar...Daha kötüsü çılgın şeyler alır...En kötüsü ise o da bunları benimle yapar...Yaşını ve kilosunu (anlaşılacağı üzere pek Ebru Şallı sayılmaz kendisi) 34 beden, sırt ve bilimum yerleri açık tuhaf şeyleri alır alır bana "Gonca bu nasıl hayatım?" diye sorar. Patavatsız ve açıksözlü bir insan olmama rağmen bende ona "Ulan sen manyak mısın? Ona senin kolun girmez...Hadi girdin nerede giyilir bu?" diyemem ve "Bilmem? Ben bu konuda çok zevkli biri sayılmam" diye kıvırırım niyeyse...O kadar enerjik bir kadındır ki, o Türkiye'ye geleceği zaman bacağımı kırmayı düşünüyordum bir ara ciddi ciddi..

Almaya gitmeyi sevdiğim şeyler var tabi benim de...Oyun, film, kitapla sınırlı olsa da...Ama bunların alışverişi kolaydır...Fiyatlar standart zaten ve ne almaya gittiğimi biliyorum..Bir kitapçıyla aranızda " Ayol geçen aldığım çok iyiydi...Aynısından bir tane daha ver" tipi bir dialog geçmez ne de olsa...Ya da oyun aldığım adama "Bu oyun beni şişman gösterdi, başkasını deneyim" demem...Dersem adam bana "Salak" der ve haklı olur çünkü..Almaya gittiğin şeyi sorarsın..Adam verir, öder gidersin...Zaten hep aynı yerlerden aldığım için ne istediğimi sevgili satıcılarım da bilir ve çok stressiz bir alışveriş olur bunlar...Birde şu var...Bu mekanlarda kokoş ve ciyaklayan kadınlar olmaz hiç...Çünkü onlar o esnada asla giremeyecekleri bikini, tişört falan alıyor olurlar...

Stresli alışveriş ise şöyle olur...İran'da Sayın Dina Efendiye pantolon almaya girdiğim mağazanın sahibi bana el hareketi yapmıştı..."Ulaynn" diye adama dalmama ramak kalmışken bunun "Çok güzel oldu.." anlamına geldiğini söylediler bana...İşte ben stresli alışveriş diye buna derim...Kızdığım kadar şaşırmıştım da..Düşünsenize, çocuğunuza pantolon alıyorsunuz...Hiç tanımadığınız bir adam size sırıtarak el hareketi çekiyor..."Nah alırsın sen o pantolonu..." der gibi...Orada alışveriş yapmak tam eğlence zaten...Mağaza sahibi Azeri Türkü ise yandınız...Elbise=Don Azerice'de...Elbiseyi elinize almaya korkuyorsunuz...Çünkü adam size "Bu don size çok yakışacak" diyor ciddiyetle...Sanki herifin beni donla görmüşlüğü var gibi hissediyorum...Bacak=Kıç...Pantolon alacağınız satıcı "Bu pantol kıçınızı uzun gösterir" diyebiliyor...Kasap alışverişinden bahsetmek bile kabus...Çünkü "kemik" için kullandıkları kelimeyi duysanız o an vejeteryan oluverirsiniz oracıkta...Iyyy...Ve abartısız hemen her esnaf benden bir İbrahim Tatlıses ya da Emrah şarkısı söylememi istiyor Türk olduğumu anlar anlamaz...Adamları ne dinlerim, ne tek şarkılarını bilirim..Hadi bilsem bile adam orada satırla ete girişmişken ben niye şarkı söylüyorum efendim? Neyim ben? Deli mi?...Ömrü hayatımda şarkı söylememiş biriyim ben...Hoş söylemek istesem bile iğrenç bir sesim var...Aklıma gelince sinirlendim yine şimdi..Ne şebeklikler yaşadım orada ben yahu...Bu konuda Türk esnaf bir numaradır her daim...Onlar hiç bir turiste " Patlat bi ABBA madem İsveçlisin " demezler...

Kısacası alışveriş=kabus benim için...20 yıldır aynı model ve aynı renk terlikler giymem bu nedenledir...Eskidikçe gider yenisini alırım...Deneme yok, pazarlık yok...Tek tip elbise döneminde Çin Halk Cumhuriyet'inde yaşasam hiç şikayetim olmazdı eminim..Bu konu da burda bitsin....:)

0 yorum:

Yorum Gönder